USULDEN RED KARARI KESİN HÜKÜM TEŞKİL EDER Mİ?

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddesinde dava şartları düzenlenmiştir. Dava şartları olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayrılmaktadır. Uyuşmazlığın içeriğinin incelenebilmesi için olumlu ve olumsuz şartların hepsinin bulunması gerekmektedir. Ayrıca mahkemece dava şartlarının mevcudiyeti her aşamada itiraz üzerine veya resen incelenmesi mümkündür. Mezkur madde metni şu şekildir:

DAVA ŞARTLARI
MADDE 114- (1) Dava şartları şunlardır:

a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.

(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.

Dava şartlarının noksanlığı halinde noksanlığın giderilmesi mümkün ise önce mahkemece kesin süre verilir. Eğer noksanlığın giderilmesi mümkün değilse süre verilmeksizin mahkemece dava usulden reddedilir. HMK 114/1-(i) maddesi dava şartı olarak kesin hüküm bulunmamasını şartını aramaktadır Kesin hüküm aynı kanunun 303.maddesinde düzenlenmiş olup şartları ise:

  1. Davaların sebeplerinin aynı olması,
  2. Davaların taraflarının aynı olması,
  3. İlk dava ve ikinci davanın talep sonucunun aynı olması,

olmak üzere toplamda üç adettir. Yani açılan iki davanın sebepleri, tarafları ve talep sonuçları aynı ise sonradan açılan davada kesin hüküm itirazında bulunulması mümkündür. Bu şartların varlığı halinde kesin hüküm itirazı sonucunda açılan ikinci davanın usulden reddi gerekmektedir. Ancak açılan ilk davanın usulden reddedilmesi ihtimalinde ikinci davada usulden reddedilen ilk davadaki hükmün, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edilmesi ihtimali üzerinde durmak gerekmektedir. Zira ilk davanın usulden reddi halinde davanın esasına hakkında herhangi bir karar verilmemektedir. Usul bakımından eksikliğin giderilerek yeniden dava açılması halinde sonradan açılan davada ilk davadaki hüküm kesin hüküm teşkil etmemektedir. Konuyla ilgili örnek Yargıtay ilamının ilgili kısmı şu şekildedir:

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2019/2796
K. 2019/8069
T. 24.12.2019

Davacının diğer mahkemede iş kazasından doğan zararları için maddi ve manevi tazminat davası açtığı, talep edenin talep sonucunu dayandırdığı vakıaların ve dava konusunun aynı olduğu ve davacı tarafından ikmal edilmeyen eksiklik nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakla;

Davanın mahkemece verilen ara kararın yerine getirilmemesi nedeniyle usulden red edilmiş olduğu açık olup, usulden reddin ilgilileri yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı açıktır.

Diğer dava dosyası yönünden davanın kesin hüküm oluşturduğu saptaması yapılmış ise de, yapılan tespit yerinde olmadığından, anılan ret kararı esastan değil aslında usulden ret kararı olduğundan davacı yönünden kesin hüküm sonucunu doğurmayacağı gözetildiğinde;

Davacının hak kaybına neden olunmaması gerektiğinden, diğer dava dosyasında verilen hükmün usulden ret kararı olduğu değerlendirilip, eldeki davada işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”

Scroll to Top